27 Kasım 2015 Cuma

ME AND EARL AND THE DYING GIRL

 

2015 yili Filmekimi filmlerinden biri olan ve Sundance Film Festivali'nde (ki kendisi Oscar toreni oncesi en onemli gostergelerden biri olarak kabul edilir) "kurgusal yapimlarda buyuk juri odulu"nu alan Me and Earl and the Dying Girl'u izledim bir sure once.. Genel olarak 2014 yapimi "The Fault in Our Stars (Ayni Yildizin Altinda) filmi ile fazlaca benzestigi soylense de; ben filmden bir baska tad almayi becerebildim.. Hatta illa bir film ile yakinlastiracaksak bunun "The Perks of Being a Wallflower" olmasini daha gercekci buldum.. 

Film; yonetmen Alfonso Gomez-Rejon'un ilk uyarlama calismasi (TV dunyasindan sinemaya transfer oldugundann Me and Earl and the Dying Girl yonetmenin ikinci filmi)

Filmde; "coming of age" yani karakter degisiminin tam olarak gobegi sayilan ergenlik doneminde, kendini okul ve sosyal yasamin disinda tutup, silik bir karakteri oynamaya calisan gec bir adam izliyoruz.. Aslinda bu genc adam; filmi kendi bakis acisi ve sesi ile bize anlattirken, ic dunyasina da acikca taniklik etmemizi sagliyor. Bence filmin en sevilesi ve fark yaratan yanı; hikayenin bize bu sekilde aktarilmis olmasi.. Genc adamimizin adi; Greg. Greg'in tek ve en yakin arkadasi ise Earl. Iki arkadas sinemaya oldukca ilgililer ve okuldan arda kalan vakitlerini sosyallesmek yerine kafalarina gore cektikleri amator filmler icin harciyorlar.. Sonra sahneye Rachel, Rachel'in hastaligi ve anne zorlamalari uzerine Greg'in Rachel ile kurdugu arkadasligi geliyor..

Greg bize filmi anlatirken belirli bir kronoloji ile ilerlemiyor ve kanser gibi acitasyonu bol bir konuyu gercekci yaklasimlarla romantizmden net cizgilerle ayiriyor.. Gerci film sona yaklastikca minik romantik yoklamalari da hissetmiyor degiliz.. Ama yine de; Greg o romantik yoklamalari "hasta kizimiz olmeyecek, korkmayin" tavri ile derin derin hissetmemize izin vermiyor.. 

Fimde Thomas Mann hikayenin anlaticisi olan Greg rolunde. Mann; ergenlik donemi yasayan, kendini sevmeyen ve icine donuk yasamayi tercih etmis genc adam portresini kesinlikle cok iyi canlandirmis.. RJ Cyler ise Greg'in en iyi arkadasi Earl rolunde.. Acikcasi Earl filmde oyunculugunu en sevdigim karakter oldu ! Hasta ve yalniz kizimizi ise Olivia Cooke oynamis.. Acikcasi Cooke'i hic duymamistim ama bir Spielberg filminde basrol oynayacak olusunu bu film sonrasi ogrenmek pek hosuma gitti.. 

Bu arada filmde Earl ve Rachel karakterlerine tam olarak odaklanmadigimizi da soyleyebilirim ancak bu hikayeyi Greg gozunden dinledigimizi ve aslinda bir Greg hikayesi izledigimizi kendimize hatirlatirsak bu eksiklik hissi sanirim ki mazur gorulebilir..

Greg'in film sonu hakkinda baska sinyaller vermesi ve sonrasinda cok baska bir sekilde noktalamasi beni gozyaslarima teslim etmis olsa da; cok fazla melodram icermeyen ve izledigimiz dakikalari dolu dolu yasatan (ama sinema hafizamizda ciddi izler birakmayan) filmi izlenecekler listenize rahatlikla ekleyebilirsiniz.. Lakin film "Young Adult" turu icin hic de hafife alinmayacak bir hikayeye sahip..

iyi seyirler !
lulu
xxx

11 Kasım 2015 Çarşamba

ZORBA


Zorba kitabini yillar evvel, henuz kendimi tam olarak tanimadigim zamanlarda okumustum. Iyi bir kitapti o kesin ama ben ne anlamistim ?!

Bazi kitaplar vardir, insan o kitaplari hayatindaki onemli yas araliklarinda tekrar tekrar okumali derler. Zorba iste tam olarak boyle bir kitap.. Basucunuzda duracak ve her el attiginizda hayatiniza anlam yukleyecek bir cumle denk gelecek !

Uzun zamandir, otuz yasini asmis ve meditasyon sayesinde kendime dair kesifleri bir bir yapmaya baslamis ben; Zorba'nin ogretilerini yeniden okumak istiyordum.. Ne zaman ki, yazar Kazancakis'in bir donem yasadigi Yunan adasi Aegina'yi ve dolayisiyla da Kazancakis'in evini ziyaret ettim, iste o seyahatten Zorba'yi yeniden okuma sozu ile geri dondum.. 

"Zorba" ya da original adi ile "Vios Kai Politeria Alexi Zorba" edebiyat dunyasinda Kazancakis'in tam olarak "olgunluk donemi" calismasi olarak degerlendiriliyor ve bir yasam klavuzu olarak kabul goruyor. Kazancakis'in evini ziyaret ettikten sonra hazirladigim postta (yaziya buradan ulasabilirsiniz) bahsettigim gibi; Kazancakis'in mezar tasi uzerinde yazan ve romanin bas kahramani olan sevgili Aleksi Zorba'nin agzindan dokuldugu dusunulen cumle bile basli basina bir yasam klavuzu niteliginde... 

"HICBIR SEY UMMUYORUM, HICBIR SEYDEN KORKMUYORUM; OZGURUM" 

Ilk okumamin yuzeyselligini hic elestirmeden, bu kez kitabin her sayfasini sindire sindire okudum. VE, muthis Kazancakis cumleleri arasinda gizlenmis hayat isigini gordum !!

Zorba kitabinda; adini bilmedigimiz genc bir yazar tanir ve onun agzindan anlatilagiden bir hikayeyi dinleriz.. Hayattan beklentilerini kaybetmis, mutsuz biri olan yazar; kendini bulmak ve adada bulunan komur madenini isletmek icin Yunanistan'in Girit adasina yol alirken kaba-saba ama muthis bir hayat enerjisi olan orta yaslarini az gecmis bir Yunanliyla tanisir.. Yani Aleksi Zorba ile.. Genc yazar, Zorba ile ettigi doyulmaz bir tanisma sohbeti sonrasi onu ustabasi olarak ise alir..

Yazar; bu sehvetli, heyecanli, asiriya kacan davranislarina ragmen muthis hayat dersleri aldigi Zorba ile bir kac yilini omuz omuza gecirir. Zorba'nin hayat felsefesi sayesinde bakis acisi ciddi bir degisime ugrar ve biz de okuyucu olarak onun bu degisimini olaganustu Kazancakis cumleleriyle icimize cekeriz..

Yenilgileri hatta hezimetleri bile umursamayan muthis adam Zorba'ya gore; yenilgiler hayatin en kacinilmaz yanlarindan biridir ve biz faniler yenildikce zafere yaklasiriz.. Zorba; kitap boyunca bize tam olarak mutlulugu tanimlar ve hayatin yalnizca yasanmasi gerektigini ogutler durur ! Bize bunu oyle hergelece anlatir ki; hayat Zorba'nin ellerinde cocuk oyuncagi gibi gorunur insana ve onu doya doya, umarsizca yasamak ister..

En guzeli de mutlu olurken, mutluluk da sacabilecegini kesfediverir !

Zorba ozgurluktur..
Zorba bir sevgi yoludur...
Zorba "insan yuregini yaralamanin hic bir faydasi olmaz"i en guzel anlatandir !

Soyleyecek kelimeniz mi kalmadi ? Hadi o zaman Sirtaki'ye.!

iyi okumalar
lulu
xxx

3 Kasım 2015 Salı

BEGINNERS



Dusundum de; Ewan McGregor'in oyunculugunu sevmeyen birini bulmak sanirim samanlikta igne aramak gibi bisi olurdu.. Film dunyasi icinde, yasam sekliyle diger meslektaslarindan siki bir manevra ile ayri duran bir adamin genelleme yapabilecek kadar sevilesi bir oyuncu olmasi guzel bir durum..

"Beginners" filmini izledikten sonra, listeme girmis tum Ewan McGregor filmlerini izlemis oldum. Acikcasi bu da benim icin guzel bir sine-tatmini..

Filmi izlemeden evvel bir sitede "modern bir romatizm ve esprili bir trajedi" cumlesini gormustum.. Sanirim bu cumlenin tam olarak filmi ozetledigini soyleyebilirim. 

Beginners filminde, Ewan McGregor'i hayata dair umutlarini kaybetmis ve ardindan babasinin olumu ile daha da sarsilmis Oliver rolunde izliyoruz.. Oliver; babasinin olumunu kabul etmek icin kendi ic dunyasi, cocuklugu, gencligi ve yakin gecmisi arasinda buyuk duygusal mucadeleler veriyor ve biz de onun bu mucadelesine taniklik ediyoruz..

Film; asik olmakta zorlanan degil de, asik oldugu yerde tutunamayan Oliver'i tanitiyor once.. Sonrasinda esinin olumuyle escinsel oldugunu aciklayan Oliver'in babasini taniyoruz.. Baba nefis bir model.. Ileri yasina ragmen, ozgurlugunu ilan etmenin coskusunu hayran olunasi bir yasam enerjisiyle besliyor ve bu sayede istedigi "gercek" hayati yasamaya basliyor.. Ancak; bu muthis ozgurlesme sonrasi Oliver'in babasina kanser teshisi konuyor.. 

Filmde ayrica Oliver'in bir partide tanistigi Anna ile yurutmeye calistigi iliskisini de izliyoruz.. Oliver ve Anna'nin birliktelikleri oyle guzel izleniyor ki ! Aralarindaki tutkunun, cocuksu sevinclerin, gel-gitlerin ve sert inis-cikislarin guzelligi filmin sonunda cikmazlarin nasil asilabilecegine dair hos bir ornek..

Begginners duygularimiza bazen siddetle, cogu zamansa sakince ama uzun uzun dokunan bir film.. Alisik olmadigimiz bir baba-ogul iliskisi izlemenin keyfi bir yana, kosulsuzca sevdigimiz insanlara dair de aklimizi ciddi anlamda isgal ediyor.. Oliver ve babasinin olabildigince samimi ve izlemeye doyamayacaginiz bir iletisimleri var.. Gercekten cok cok etkileyici !

Filmin oyuncu kadrosu cok genis olmamakla birlikte, fazlasiyla sevilesi.. Ewan McGregor esas adamimiz.. Esas kizimiz ise; oyunculugu yaninda, mukemmel olculerden uzak olusu yuzunden filme daha da yakistirdigim Melanie Laurent. Oliver'in babasi rolundeyse sevgili Christopher Plummer var ! Bana kendini en cok "Yukari bak" animasyonundaki seslendirmesi ile sevdiren ve Beginners sonrasi "Ejderha Dovmeli Kiz"i bile izlemeyi dusunduren adamdir kendisi.. Plummer; Beginners filminde nefis/enfes/doyulmaz bir baba rolu oynamis ve sonrasinda da "En iyi Yardimci Erkek Oyuncu" dalinda Oscar odulunu kapmistir.. :) 

Filmin yonetmeni ise daha once hic bir filmini izlemedigim, hakkinda tek kelime bilmedigim; Mike Mills. Mike; bu filmi hem yazmis, hem de yonetmis.. Ve bence cok iyi bir is cikartmis..

Filme dair beni en mutlu eden sahne; "ici bembeyaz olan bir cerceve goruntusu.. cercevenin icinde gorunen bir kol.. o kolun elinde tuttugu minik bir papatya buketi" ve hemen ardindan o sahneyi betimleyen iki kelime : 

"sadelik ve mutluluk".. 

Iyi seyirler
lulu
xxx