30 Eylül 2015 Çarşamba

SALMON FISHING IN THE YEMEN


 

Ewan McGregor'u izlemeyi ozledigimden acaba izlemedigim bir filmi var mi diye tum filmlerini gozden gecirince daha evvel adini hic duymadigim "Salmon Fishing in the Yemen"i hizlica izlemeye koyuldum.. 

Ewan McGregor'a filmde "Seytan Prada Giyer" filminden de hatirlayacaginiz; Emily Blunt eslik ediyordu. Filmin yonetmeni ise Lasse Hallstrom.. Lasse; izleyen herkesin aklini basindan alan "Chocolate" ve bu yil icinde izleyip mutluluklardan mutluluk begendigim "Hundred Foot Journey" filmlerinin de yonetmeni.. 

Film aslinda romantik bir komedi olsa da "Ask" disinda da anlatacaklari var. Hayalleri pesinde kosmayi tercih eden insan ornekleri sayesinde izleyiciye guzel bir yol aciyor. Ayrica saglam bir inanc kavrami da islenmis.. Neye ve kime inandiginizi degil de, bir inancinizin olusunun gercekten onemli oldugunu hatirlatiyor insana..

Harriet ve Alfred; Yemen'li uber zengin ve idealist bir seyh sayesinde yollari kesisen iki guzel ruh.. Alfred evli, Harriet'in ise henuz cok taze bir iliskisi var.. Mary ile evli olan Alfred'in cok mutlu olmadigini, Harriet'in ise asker yolu gozlemek zorunda kalacagi mutlu ve heyecanla devam eden bir iliskisi oldugunu henuz filmin basinda hissediyoruz.. Harriet'in basina gelen "evlerden uzak" bir tecrube sonrasi isine sarilmasi sonrasinda iki guzel ruhumuz arasinda cok izlenesi ve samimi bir iliski yasanmaya basliyor.. (ki bu noktada Alfred'in Harriet'e verdigi destek fazlasiyla icten ve duygulari harekete gecirmeye yeterli)

 Acikcasi film sirasinda Alfred'in naif, akilli ve sefkatli Harriet'e hangi noktada asik oldugunu ya da yakinlasmaya basladigini kestirmek zor..(Benim inanmak istedigim hikaye; esi Mary ile mutlu olmayan ve derin bir yalnizlikta olan Alfred'in Harriet'e bu uzaklasma sonrasi asik oldugu..)

Bu arada filmin siyasi bir elestrisi de var ancak bu elestirileri bize sunus sekli oldukca komik olmus.. Bu nedenle de romantik bir komediye bulasmis siyasi izler ve sistem elestirisi izleyici bence hic rahatsiz etmiyor. Ozellikle MSN yazismalarinin gulumsettigi bile soylenebilir..

- Prime minister, Can you really fish ?
* YES
- really ?
* NO


Salmon Fishing in the Yemen; sakince ilerlerken insanin icinde tuhaf bir heyecan da yaratarak izleniyor.. Buna bir Ingiliz gelenegi de denebilir aslinda..

Benim icin, yani meditasyon sayesinde ilk once kendini sorgulamayi ogrenmeye calisan biri icin; filmin cok da guzel bir yani var.. Tum calismalar basariya ulasmisken yapilan terorist bir saldiri ile tum emekleri bosa giden seyh ve Alfred'in sucu once kendilerinde aramalari gercekten cok izlenesiydi ! Izlerken, "Dunya'da boyle insanlar daha cok olsa" diye icimden gecirdigimi cok net hatirliyorum !

"Salmon Fishing in the Yemen" kesinlikle lezzetli bir film ! Alin elinize sevdiginiz bir atistirmaligi ve arkaniza yaslanin.. Belki hayatinizin filmini degil ancak asla pisman olmayacaginiz naif bir romantizm izleyeceksiniz ;)

iyi seyirler
lulu
xxx

7 Eylül 2015 Pazartesi

BIG EYES


Bir baska Burton filmi ile merhaba !

Tim Burton belki de sinema dunyasinin en bilinen ve en cok sevilen yonetmenlerinden biri.. Sweeney Toodd : Fleet Sokaginin Seytan Berberi (ki benim en birinci Burton filmim budur), Alice Harikalar Diyarinda, Ed Wood, Big Fish, Charlie'nin Cikolata Fabrikasi, Beter Bocek diye uzayan enfes filmlerini ve abartinin dik alasi olan karakterlerini gercekten hayranlikla, defalarca ve bikmadan izleyebiliyoruz.. Ayrica, Tim Burton ile Johnny Depp'in dostlugundan da oldukca memnunuz. :)

Big Eyes, Burton'un 2014 yili filmi olarak mujdelenince meraklilarini oldukca heyecanlandirmisti.. Film her ne kadar daha onceki Burton filmleri kadar gotik temali ve siradisi bir hikaye olmasa da; onun ozledigim dunyasinin sinirlarinda gezindigimden beni cok mutlu etti. Dahasi film gercek bir yasam hikayesinden esinlenerek ortaya cikmisti ve bu kesinlikle izlerken alginizi ve merakinizi daha da yuksege cekiyordu.. Her ne kadar bir Burton filmi oldugunu unutacak kadar normal bir seyir ya da daha dogrusu olagan karakterler izliyor olsak da bu bir Tim Burton filmi ve ancak o boyle huzunlu bir hikayeye bu denli zeki mizah unsurlari katabilirdi..

Filmin bas kahramani 1950'li yillarda buyuk gozlu insan portreleri yapan unlu ressam Margaret Keane. Film, Keane'in hayatinin bir donemi anlatiliyor. Margaret; zor giden evliligini kizini da yanina alip ardina bile bakmadan bitiriyor ve yeni bir yasam kurmaya cabalarken ressam oldugu yalanina cevresindeki herkesi inandiran firsatci Walter ile tanisiyor.. Aralarindaki iliski hizla gelisen cift kisa bir surede evleniyorlar ancak bu evlilik Margaret'i bir onceki evliliginden cok daha buyuk bir kaosun icine birakiyor. Lakin; Walter Margaret'in yaptigi tum portreleri kendi resimleriymis gibi pazarliyip, durumu anlayan Margaret'e de bunun bir pazarlama taktigi oldugunu soyleyip duruyor.. Guzel paralar kazanip, harika bir evde yasiyorlar ancak bu yalan Margaret'i adeta kendi evine ve resim studyosuna hapsediyor.. Durum dayanilmaz bir hal alip, Walter'in yalanlari gunden gune artis gosterince Margaret adeta silkelenip kendine geliyor ve basliyor bir hesaplasma sureci..

Margaret karakterini canlandiran Amy Adams filmde alabildigine naif ve abartisiz bir oyunculuk sergiliyor.. Walter'i canlandiran Christoph Waltz ise tam olmasi gerektigi kadar itici ve kendisini nefretle izletiyor. Waltz'in bu oyunculugu ile Altin Kure adayligi almis olmasi meger hic de haksizlik sayilmazmis..

Tim Burton filmlerini ozlemisseniz, simdiden iyi seyirler !

lulu
xxx