29 Ocak 2016 Cuma

MISTRESS AMERICA

 

Mistress America; listede izlenmesi gereken onca film notu varken, hepsini bi yana birakip bi anda bulunan ve izlenmeye baslanan bir film.. Henuz baslar baslamaz "Mozart in the Jungle" dizisiyle bana kendini cok sevdiren Lola Kirke gorunuyor ekranda.. Film devam ederken de bir baska sevilesi oyuncu, Greta Gerwig ile karsilasiyorum.. O da kendini "Frances Ha" ile sevdirmisti.. 

Gelelim filme.. 

Tracy ile Brooke anne ve babalarinin evlenme karari almasi sonucunda tanisiyorlar.. Her ne kadar beni asil etkileyen karakter Brooke olsa da, filmin ana konusu Brooke'un hayatina parmak isirarak bakan Tracy'nin hikayesi uzerine kurulu.. Tracy bir yani ile Brooke'a hayran, diger yaniyla ise hayati bu denli umarsizca yasamasinin onu duvara toslatacagini dusunen icine kapanik bir karakter.. Zaten filmin odak noktasi da bu; karamsar, sikici ve cogu zaman cekilmez olan Tracy'nin hayatini yoluna koyusu ile Brooke'un tam anlami ile yerle bir olusu..

Tracy; universiteye yeni baslamis, hepimizin yasadigi o ilk gunlerin zorlugu icinde ve kocaman bir sehirde kendini yalniz hissediyor. Brooke sayesinde kabugunu yavas yavas kiran kizimiz, okulun edebiyat kulubune girmek icin yazmasi gereken oykuyu, Brooke sayesinde kavustugu ilhamla hazirlayabiliyor..  Kazanimlari iyi, iletisimleri komik ama zaman zaman da tuhaf denebilecek bu arkadaslik bize kendini keyifle izlettiriyor.. 

Brooke, aslinda pek cogumuzun 20'li yaslari gibi.. Eline gecen her firsati kullanan, dertleri buyutmeyen, kocaman guluslerle etrafi aydinlatip duran, civil civil, vicik vicik ve de tasasiz.. Film boyunca ben de bir cok karede kendi 20'lerimi hatirlayip, gulumsedim.. Sanirim bu yuzden de kendimi Brooke'a daha yakin hissedip, filmi Tracy yerine Brooke odakli izledim.. Lakin, karakterlerinin "kendini arayis" surecini isleyen filmler beni daima daha fazla etkiliyor.. Mistress America da boyle filmlerden biri.. Hatta onu digerlerinden ayiran en onemli ozelligi; bunu dram ile degil de, komiklik dolu diyaloglarla yapmis olmasinda.. 

Filmin yazar ve yonetmeni Noah Baumbauch. Ancak, yazarken ona sevgili Greta Gerwig'de eslik etmis ve oldukca siki bir is cikartmislar.. 20'lerin sonlari ve 30'larin gelisini cok iyi gozlemledikleri ve bunu izleyiciye etkileyici bir senaryo ile aktardiklarini rahatlikla soyleyebilirim..

iyi seyirler 
lulu 
xxx

4 Ocak 2016 Pazartesi

TEZER OZLU / YASAMIN UCUNA YOLCULUK


 

Tezer Ozlu; onu ilk okudugumdan beri bana bir sekilde Patti Smith'i hatirlatir.. Hayatta iken onunla ayni kusagin insani olduklarini ve Patti'ye dair kendi icinde de benzer parcalar bulabilecegini bilir miydi acaba diye merak ederim.. Yalnizca bir soru sorma sansim olsa, ona sanirim bunu sorardim..

Tezer Ozlu ile "Yeryuzune Dayanabilmek Icin" adli kitabiyla tanismis ve okudukca satir aralarida bulduklarima sukretmistim.. Lakin; farkliydi, baskaydi daha onemlisi de basinabuyruktu..  "yapmamali, etmemeli" kaliplarinin disinda kalarak yasadigi nefis bir dunyasi vardi.. Cok sevmistim.. Ardindan "Yasamin Ucuna Yolculuk" geldi. 

Sevgili Tezer Ozlu bu kitabinda, Avrupa'da tren raylarinda buldugu ozgurluk hissi ile edebi bir seyahate cikartiyor bizi.. Aslinda hicbir yere bagli olmadigimizi hatirlata hatirlata yol aliyor.. Icsel dunyasini, okuyucunun icsel dunyasini da darma duman ederek aciyor.. Sorguluyor, sorular soruyor, bakis acilari gelistiriyor ve neticesinde tum edebi ornekleri bir sekilde kendi hayati ile iliskilendiriyor.. 

Tek basina kaldigi otel odalarina arkadas ediyor bizi.. uykusuzluklarina ve de geciremedigi bas agrilarina.. Yabanci sehirlerde calisan iscileri anlatiyor mesela.. Aslinda buyuk bir aci ile yasamlarini yabanci bir sehirde kazanmaya calismalarini.. Bir yandan da aslinda yabancilarla daha derin iliskiler kurabilecegimizi fisildiyor kulagimiza ve "neden hayatimizi yabancilar arasinda gecirmekten korkariz?" sorusu ile de bas basa birakiyor bizi..

Tezer Ozlu; herkesin dusunebileceklerini dusunmeyen ve de yazabileceklerini yazmayan biri.. Onu okumak ve kelimelerinin derinliklerine dalmak nefis bir beyin jimlastigi diyebilirim. Yeryuzune Dayanabilmek Icin'i okurken, insan kendini bu kadar mi sorgular diye dusunmus ve aynada kendini bu kadar net gorebilmesine imrenmistim.. Sanirim Patti Smith ve Tezer Ozlu arasinda kurdugum en saglam kopru de bu oldu..

Bu nefis kalemi okumanizi dilerim. 

sevgiler
lulu
xxx