Gecen hafta
hayatimda bir ilke imza atip, Bollywood dunyasina adim attim ve bir Hint filmi izledim. Iyi ki de izlemisim.
PK filmini uc ayri zamanda izlemis olmama ragmen, ilgimi hic eksik etmedigim ve her izledigimde yuzumu gercek anlamda gulumseten bir filmdi.. Konusunun siradisiligi bir yana, danslar ve muzikler oyle keyifliydi ki ! eminim Alpicco ile bu danslari yapmaya calisirken,
gulumsemeleri icten kahkahalara cevirecegiz..
Filmi izledikten
sonra ogrendim, Aamir Khan;
Hint sinemasinin en onemli isimlerinden
biri.. Hatta dunyada oldukca genis bir izleyici ve hayran kitlesi
bulunuyor. Filmin yonetmeni Rajkumar Hirani ise Hint sinemasinin degerli
yonetmenlerinden ve PK; Hirani'nin bes yil ara verdigi sinema dunyasina geri
donus filmi..
Film fantastik bir
dram/komedi. Konusu; uzak bir gezegenden dunyaya gelmis bir uzaylinin, evine tek
donus sekli olan kumanda aletini caldirmasi ve iki milyonluk kocaman bir sehirde bu
aleti bulma cabalari uzerine kurulu.. Yabanci bir sehirde, ses ile iletisim
kurmayi bilmeyen, ciplak ! ve garip davranislari olan bir uzaylinin hikayesini izlerken sasmadan, duygulanmadan ve de
gulumsemeden duramayacaksiniz.. Hele ki, arayisin Hindistan gibi cok tanrili bir
ulkede yasandigi dusunulurse..
PK, kumanda aletini
ararken hep su cumle ile karsilasiyor; "sana ancak Tanri yarim edebilir". Peki cok tanrili ve inanc mozaigi genis olan Yeni Delhi sehrinde bu Tanri hangi
Tanri ?? PK'nin Tanri'ya ulasma cabalari, bu cabalari safca sarfedisi ve arayislarinda
yasadigi hayal kirikliklari izleyiciye neredeyse kusursuz anlatilmis. Film bir bakima, yonetmen Rajkumar'in yaptigi nefis
bir inac elestirisi de sayilabilir ki usta yonetmen bunu da son derece hassas bir sekilde izleyice
aktarmis.. Sorguluyor, sorgulatiyor, dusunduruyor, eglendiriyor ve uzerine ziyadesiyle mutlu ediyor..
Filmin en iyi
cumlesi din tacirleriyle cevreli hayatimiza PK tarafindan yapilan cok yerinde
bir gonderme ; "Sizin dunyanizda iki tane yaraticı var. Biricisi
sizi yaratan yaratici, ikincisi sizin uydurdugunuz
yaratici"..
Aamir Khan; sevmenin
otesinde, izlerken icinize sokmak isteyeceginiz tatli mi tatli bir uzayli rolunde. Ona
PK, yani PeeKay, yani Hince'deki anlami ile "sarhos" denmesinin
nedeni; tavirlari, siradisi sorulari ve dusunce sekli.. PK oyle farkli
ki, iletisim haline gectigi herkes onun fazla ictigini dusunup "sen sarhos
musun" diye soruveriyor :) Anushka Sharma ise filmdeki esas kizimiz Jaggu rolunde.. Film
boyunca onun heyecan kumkumasi davranislarini izlemek son derece keyifli.
Jaggu'nun umutla baslayan ask hayatinin huzne donus hikayesi ile baslayan film, Jaggu'nun PK ile
tanismasi ve sonrasinda da hikayelerinin bir sekilde kesismesi ile devam
ediyor.
Film
hakkinda "yataginda akan nehir gibi" diye bir yorum okudum.. Sonra da "sonunda
denize ulasiyor" diye dusundum.. PK; sinema dunyasina armagan edilmis en mutlu filmlerden
biri. Hadi lafini pek sevmiyoruz ama heyecanlaninca
guzel gidiyor.. "hadi" hemen izleyin.. ;)
iyi seyirler
lulu
xxx
Bu aralar izledigim filmlere biyografik belgeseller karistirmaya
calisiyorum lakin dunyaya gelmis ancak gecerken ardinda muthis izler birakmis
ilham verici kisilikleri kesfetmek kelimenin en basit hali ile guzel.. Hem
sizce de hedefe giden yolda adimlarimizi hizlandirmak icin ilham verici hayatlara ihtiyacimiz yok mu ??
En son izledigim ve beni derinden etkileyen belgeselin
konusu; 1900'lu yillarin ikinci yarisinda Chicago'da yasamis ve cektigi fotograflar ancak olumunden sonra tesadufler sonucu ortaya cikmis bir
kadinin hikayesi.. Bu kadin, gorunen meslegi cocuk bakiciligiyken aslinda
olaganustu bir sokak fotografcisi olan Vivian Maier.
Maier;
50'lerden 90'li yillara dek Chicago'da yasiyor ve dadilik yaparak hayatini
kazaniyor.. Yaninda calistigi ailelerin ve buyuttugu cocuklarin anlattiklarina
bakilirsa; her ne kadar sefkat dolu oldugundan bahsedilse de aslinda son derece
ice donuk, gizem sahibi ve zaman zaman da acimasiz bir kadin.
Hazirladigi tarih odevi icin Chicago'nun eski
fotografcilarini arastiran John Maloof adindaki genc, bir acik arttirmadan
Maier'in fotograf negatiflerinin oldugu bir koliye sahip oluyor. Bu koli
sayesinde karsilastigi fotograflardan oyle etkileniyor ki; Maier'in tum
negatiflerini bir sekilde bulup, satin aliyor ve kendine bir hedef
koyup, Maier'in resimlerini dunya ile tanistirmaya karar veriyor.
Dahasi flickr uzerinde fotograflarin muthis bir begeni aldigini
gordukten sonra adeta hayatini bu yola adiyor.. John bir yandan Maier'in fotograflarini basip,
sergilerde enfes geri donusler alirken, diger yandan da Maier'i daha yakindan
tanimaya calisip, dunyadan gocup gitmis gizemli bir kadinin hayatini
resmen kesfediyor. Iste belgeselde de tum bu kesif surecini John'un anlatimi ve
yonetmenligi esliginde izliyoruz.. (John yonetmen koltugunu Charlie Siskel ile
paylasiyor..)
Vivian Maier'in fotograf cektigini elbette tum aileler ve
baktigi cocuklar biliyor ancak tek bir kisi bile bu ise tutku ile bagli
oldugunun farkinda degil.. Zaten Maier'in bu isi nasil kendine sakladigini
kaldigi evlerde ilk once kendi kapisina kilit koymalarini istemesinden
anliyoruz.. Bu arada Maier tam bir biriktirici. Yalniz fotograf negatiflerini
degil yasama dair eline ne gecmisse biriktirmis bir kadin.. Bu kismi cidden
inanilmaz.. Neleri sakladigini gorunce insan saskinlik geciriyor.. John Maloof,
Maier'in bu yonunu depo borclari nedeniyle esyalarinin
acik arttirmaya cikartilmasiyla ogreniyor.
Belgeseli izlerken Vivian Maier'in Virginia Woolf'un
"Kendine Ait Bir Oda" kitabini okuyup, tam olarak kendine ait bir oda yarattigini dusundum
! Bir dadi olarak ilgilenmesi gereken cocuklar, ev temizligi ve ev sahiplerinin
istekleri yaninda kendine bu ozgur alani tanimis olmasi ne kadar ilham verici
degil mi ? Peki, Vivian neden eserlerini insanlarla paylasmak yerine, gizli
tutmayi tercih etmisti ? Bu noktadan baktigimizda; John Maloof onun kendine ait
yarattigi alanin sinirlarina izinsiz ve saygisizca girmis mi oluyordu ? Acikcasi bu tip etik soru isaretlerimi; John'un zorluklara karsi asla yilmayisi ve
edindigi maddi kazanclari Maier'in fotograflarini dunyaya kazandirmak adina
surekli sanata yatirdigi gercegi ile yok ettim. Ayrica fikrim cok nettir ki; bu
fotograflarin kolilerde sakli kalmasi insanlik adina buyuk bir haksizlik olurdu
!
Her nasil yorumlanirsa yorumlansin Maier'in kendi tercih
ettigi hayati yasamis olmasi bana gore takdir edilesi bir durum.. Tutkuyla bagli oldugu
fotografcilik meslegini yapabilmek icin kendine layik gordugu meslegin bakicilik olmasi
kesinlikle tesaduf olmamali diye dusunuyorum.. Olaganustu gozu olan gizli bir fotografci icin
dunyayi daha cok gorebilecegi bir meslek secmekten daha dogru ne olabilir ki ??
Gulumseten detay : Aynadan kendi
fotograflarini cekme konusunda cok istikrarli olan Vivian'in gunumuz
selfiecilerinin bir bakima anasi oldugunu gormek.. :)
Rolleiflex fotograf makinene saglik pek sevgili ve pek
"eksantrik" Vivian Maier.
www.vivienmaier.com
iyi seyirler
lulu
xxx