Devam filmleri hakkinda ne dusunuyorsunuz ?
Aklima bir cirpida geliveren yetenekli Richard Linklater’in
dokuz yil ara ile cektigi muhtesem ucleme Before Sunrise, Before Sunset ve Before Midnight
filmleri disinda devam filmleri benim cok ilgi alanim degil, ancak bu siraladigim uc filmi saniyorum ki bikmadan ve usanmadan hayatimin her doneminde
izleyecegim.. Ki; Eylul ayinda kendim icin nefis bir sey yapip, uclemeyi yeniden izledim..
Aslinda Before Sunrise ve Before Sunset filmleri neredeyse ezberimdeydi ama Before Midnight filmini ilk izlemeye basladigimda yarim kalmis, sonra da bir
sekilde duygusal yaklasarak serinin bitisini kabul etmeyisimden izlenememisti..
Ama bu kez basardim ! Uzule sikila da olsa uclemeye son noktayi koydum… (Umarim
Linklater bir surpriz daha yapar ve 2022 yilinda yayinlanacak serinin dorduncu filmini aciklar.)
Before serisi eminim ki izleyen herkesin dunyasinda bambaska bir
yere sahip.. Esine az rastlanir ve yalnizca iki kisinin psikolojik ve
felsefik bir romantizm icindeki diyalogu ile suregiden bu filmleri izleyip de onlari o bambaska yere koymayacak birinin duygularinin varligindan bile suphe edebilirim !
1995 yilinda yayinlanan ilk film Before Sunrise; gercekten de benzerine cok az rastlanilabilir, enfes bir diyalog filmi.. Yirmili yaslarini suren Amerikali Jesse
ve Fransiz Celine’in bir trende tanismasi,
yolculuklarini beraber gecirmeleri ve aralarinda bir bag olustuguna
inandiklarindan trenden inip, bir sonraki gunun sabahina dek Viyana
sehrinde dolasmalarinin hikayesi.. Oyle tatlilar ve gercekten
aralarinda ogle degerli bir bag kuruluyor ki; durmak bilmeden ve akla gelen her sey hakkinda konusuyorlar… Aile, cocukluk, cinsellik, evlilikler, hayaller,
politika, sanat, film, Ask vs. vs… Asla sikilmadiginiz, tadina doyulmaz ve iste
ASK’in en degerli temeli bu ! diyeceginiz enfes bir 105 dakika.. An’lar,
kacamak bakislar, ilk opucukler, duygularin inis-cikislari, elin nereye
koyulacaginin bilinmedigi o heyecanli anlar, atismalar…
Elbette gun isildiyor ve Jesse ile Celine hareket etmek uzere olan trenin onunde ve telas icinde alti ay sonra yeniden gorusmek uzere anlasip, ayriliyorlar..
Celine : Maybe we should meet here in five years or something.
Jesse : All right, all right, five year- Five years! That's a long time!
Celine : It's awful! It's like a sociological experiment!
2004 yilinda yayinlanan ikinci film Before Sunset;
hayallerine ulasmis bir Jesse ve onun Paris’teki imza gunune gelen Celine’in dokuz yil sonra yeniden karsilasmalarini konu aliyor.. Elbette oncelikle alti ay sonunda kimin sozunu tutmadigini merak
ediyoruz ve aradan gecen seneleri anlamaya calisiyoruz.. Sonra ise kitabin konusunun Jesse ve Celine’in beraber gecirdikleri
tek gece oldugunu anlayip bir guzel melankolilere burunuyoruz...
Yeniden karsilasma, ilk tedirgin bakislar ve konusmalar
sonrasinda; Jesse’nin ucagi oncesi ellerinde olan kisitli vakitte kez
Paris sokaklarinda dolasmaya ve muhabbet etmeye basliyorlar.. Viyana sonrasi bulusamamalari, Jesse’nin yolunda gitmeyen evliligi ve
Celine’in basarisiz iliski denemelerini anlatmalari sonrasinda; hayatta tam olarak yalniz olduklarini ve hala birbirlerine asik olduklarini anliyoruz ! Dahasi emin oluyoruz ki onlarin eksik olan parcalari ancak
birlikte olduklarinda tam !
Paris sokaklari da sahit oluyor duygularina.. Sen
nehri kiyisi, Le Pure Cafe ve dahasi... (Her Paris seyahatinde Celine ve Jesse'yi hatirlatacak nefis sehir kareleri..)
Yine tadina doyulmaz bir 80 dakika ve kacacagina emin
oldugumuz o ucagin mutlulugu ile kapaniyor film..
Celine : Baby, you are gonna miss that plane.
Jesse : I know.
“let me sing you a waltz”
Ve 2013 yilinda yayinlanan ucuncu film Before Midnight;
kimilerine gore serinin son filmi.. (Bana gore hala 2022 icin umut
var..) Film bu kez en
sevdigim yerlerden biri, Yunanistan’da geciyor.. Ve evet ! Before Sunset’te
bizi gulumseten “o” ucak kacmis ! Jesse ve Celine hayati el ele gecirmeye
baslamislar, bosa harcamamislar.. Hatta oyle bosa harcamamislar ki; artik ikiz
kizlari var ! Ve hala hic ama hic susmuyorlar !
Ucuncu filmde, diger iki filmin disina cikip, baska karakterlerle paylasilan bir yemek sahnesi izliyoruz.. Buyuk bir masa, geveze Yunanli arkadaslar.. Sonrasinda ise bu tatli Yunanli arkadaslar ciftimize bir otel konaklamasi
hediye ediyorlar.. Yuruyerek otele dogru yol alan ve
muhabbetlerine yine doyamadigimiz Jesse ve Celine otele keyifle variyorlar, ancak aralarinda dozu an ve an yukselen bir tartisma basliyor.. Aslinda cadaloz Celine ile tanisip biraz da sasiyoruz.. Sonra da Jesse’nin ; “you
remember that guy loved you and you had that great romance with ? It’s me”
deyisi ile Celine'e atilan dev tokata oh cekiyoruz.. (Sizi bilemem ama ben bu kavgada kesin Jesse’ciydim !)
109 dakika boyunca yine imrenilecek bir diyalog var
aralarinda.. Yukselen, alcalan, kesinlikle sevgi dolu, ara sira sinirlari asan
ve sinir bozucu.. Ama daha gercek ve kesinlikle daha tam !
Jesse : If you want love, then this is it. This is real life.
It's not perfect but it's real.
It's not perfect but it's real.
* * *
iyi seyirler
lulu
x
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder