2 Nisan 2015 Perşembe

THE GRAND BUDAPEST HOTEL



2014 yili ikinci yarisinda izlemek icin cok kez niyetlendigim ama bir sekilde ya organize olmayi beceremedigim ya da nedensiz bi tutukluk yasayip erteledigim ama neticede izledigimde masallara es deger buldugum nefis film The Grand Budapest Hotel'i anlatacagim bu kez :)

Avrupa'da hayali bir sehirde gecen, alisik olmadigimiz karakter orneklerinin bir bir karsimiza ciktigi ve uc ayri donemde yasatilan bir film bu..(yasadigimiz zaman diliminde hikayeyi anlatmaya baslayan bir yazar, o yazarin bu hikayeyi dinledigi zaman dilimi ve hikayenin bizzat yasandigi zaman) 

Gustave; filmedeki ana karakterimiz ve Ralph Fiennes'in muhtesem performansi ile filmin tam olarak masal kahramani.. In Bruges filmindeki Harry rolu ile sevmelere doyamadigim Fiennes'i, Gustave karakterindeki performansi ile ne kadar yukarilara cikartsam az kalabilir.. 

Evet.. Gustave, Grand Budapest Otel'in tek sozu gecen calisani ve otelin yasli ve sarisin mudavim musterileriyle parlak :) iletisimler kuran bir jigolo rolunde. Severek yerine getirdigi jigololugunun en buyuk karsiligini ise karsimiza surpriz bir sekilde cikan Tilda Swinton'un canlandirdigi Madame D.'den aliyor.. 

Zero Moustafa bir sekilde Gustave ile beraber calismanin sonuclarina -daha dogrusu maceralarina- maruz kalan otelin caliskan gocmeni rolunde.. Bu rolu Tony Revolori adinda daha evvel hic bir performansini izlemedigim 96 dogumlu Amerikali bir genc sergilemis ve kesinlikle harika bir is cikartmis.. 

Hikayenin anlaticisi olarak kisacik da olsa Jude Law'i gormek ise elbette izleyen herkesin hissedebilecegi gibi gulumseme nedeni.. Ve bir de Willem Dafoe'dan soz etmek istiyorum ben ! lakin filmde anlatacak daha bir cok kisa oyunculuklar olsa da ben Dafoe'nin oynadigi acimasiz psikopat rolunu cok sevdim hatta izlerken cok eglendigimi bile soyleyebilirim !

Filmin konusu kabaca soyle; Gustave'in en buyuk hayrani olan Madame D. servetinin en degerli parcasi olan onemli bir Ronesans tablosunu vasiyetinde Gustave'a birakiyor. Bu habere elbette ailenin acgozlu diger bireyleri karsi cikiyor ve yasal yollarin disinda basliyor bir kovalamaca.. Iste filmde de ailenin psiko bireylerinin Gustave ve Zero Moustafa'ya bu kovalamaca sirasinda yasattigi maceralari izliyoruz.. 

Bu macera esnasinda bir de Zero'nun pastacilik yapan ilk askina da -cok buyuk duygusal beklentiler beklemeden- taniklik ediyoruz. Bu ask vesilesi ile kovalamacanin bir sekilde parcasi haline gelen Saoirse Ronan ile karsilastigima cok mutluyum ben cunku bir donem kendisi ile The Lovely Bones filminde hayat verdigi Susie karakteri ile gercekten tek bedende yasamaya calismistim... Ah Susie...

Bu arada filmin masalsi hissiyatini bana ulastiran en guzel kurgu da filmin bir kac farkli bolumde ve karakter odakli anlatilisiydi.. Wes Anderson'un zekasi ve muhtesem hayal gucu karsisinda saygiyla egilmek istiyorum ! Karakterlerin tamami neredeyse -kisa ya da uzun diye ayirmadan- yildiz oyunculardan olusuyor ve hepsi de birbirinden tuhaf, izlenesi tipler !
 
Ya filmin karlar altindaki dag gorutuleri ?? Icinde bulundugum psikoloji ile kendimi gercekten tam o manzaraya ve hatta o yillara isinlamak istedim !


The Grand Budapeste Hotel tam anlami ile bir basyapit ! Alternatif filmler pesinde kosuyorsaniz bu filmi coktan izlemis olmalisiniz.. Ama tercihiniz sinemanin gise rekorlari kiran vizyon filmlerinden yana ise de lutfen bu filme bir sans verin.. Belki siki bir yon degisimi olacaktir ama siz memnun edeceginden neredeyse eminim ! 

iyi seyirler
lulu
xxx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder