21 Mart 2015 Cumartesi

I ORIGINS

2015 yilina siki bir giris yaptim ! 

Eskiden kitap okumak icin her firsati degerlendiriyor ve muthis bir hizla goodreads okunacaklar listemi eksiltiyorken artik zaman yeterliliginden kitap okumalarimi daha dengede tutup bu sayede izlenecekler listemi de dengeleyebiliyorum ;) 


2015 yili basinda izledigim I Origins simdiden "senenin filmi" diye ilan edebilecegim muthis bir duygusal seruvendi benim icin !

Film; bilim ve din catismasini; romantik, siradisi ve zaman zaman tokatlarla icimize, inancimiza ve iliskilerimize donup bakmamizi saglayan bir ask hikayesi ile anlatmaya baslayip, muthis bir yon degisimi ile reenkarnasyona kadar uzanip, alabildigine yumusak, alabildigine dingin bir sekilde sonlaniyor.. 

I Origins; laboratuvarda goz ve kok hucre uzerine bilimsel deneyler yapan Ian'in bir partide maskeli yuzunde gorebildigi tek yer olan gozlerine hayran kaldigi Sofi ile kisa tanisma hikayesi ve bu ikilinin tesadufler sonucu yeniden yollarinin kesismesi sonucu tutku dolu bir ask yasayip, evlenmeleri uzerine romantik bir giris yasatiyor bize.. Bu romantik seyirde Sofi'nin kuvvetli inanci ile Ian'in bilimsel dunyanin bir parcasi olusunun getirdigi farkliliklari ve catismalari uzerine basa basa hissediyoruz.. Zannediyoruz ki Ian ve Sofi'nin romantik ve birbirlerine tutkun halleri ile inanc catismalari bize iliskilerine dair bir cok derin yukselis ve dususler yasatacak.. Ancak konu bize oyle bir celme atiyor ki, filmi alip bambaska yerlere goturuyor.. 

Bir diger yandan laboratuvarda Ian'in isine tutkuyla bagli yeni asistani Karen'i taniyor ve tanidikca da Ian'a olan duygusal bagliligini ogreniyoruz.. Hatta Ian ve Sofi'nin evlendikleri gun bu duygusal baga emin oluyoruz..

Konu hakkinda daha fazla aciklama yapmak istemiyorum lakin filmin tum buyusunu bozmus olmayi asla istemem.. Ancak hala etkisinde oldugum bir asansor sahnesi ile film adeta sahlaniyor diyebilirim.. Bu asansor sahnesi ile bir taraftan dini inanclarimiza/inancsizliklarimiza saglam bir darbe yerken, diger taraftan da Sofi ve Ian'in iliskisinde onemli bir ana taniklik ediyoruz..

 Diyecegim su ki; I Origins'in siradisi hikayesini cok sevdim ben.. Ozellikle de, bu derece siradisi bir hikayenin izleyicinin sikilmasini ve filmden kopmasini engelleyecek bir dengede kurgulanmis olmasini sevdim.. Ruhsal inanclarin bilimi acikca sarstigi bu enteresan filmi benim gibi meditasyona siki sikiya bagli ya da evren enerjisine inanan birinin sevmemesi saniyorum ki mumkun olmayacaktir ! 

 Evrim teorisinden tesaduflere, reenkarnasyondan askin gucune, Budizm felsefesinden hayatin bize sundugu fark edilesi isaretlere uzanan sarsici bir film I Origins..
 
Son olarak Michael Pitt, I Origins'te tuhaf bir sekilde soguk ve donuk bir kisilik canlandirmis ancak bu hali ile filmin akisina, derinligine ve sessizligine tartismasiz cok yakismis ! Sofi yani Astrid Berges Frisbey ise film icin secilmis cok yerinde bir oyuncu. Ozellikle de gozleri ! Tum elestirilere ragmen yonetmen Mike Cahill'e bilim ve din arasinda suregiden anlasmazliklara kattigi farkli yorum icin tesekkur etmek gerek diye dusunuyorum..

iyi seyirler
lulu
xxx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder